LGS başarısızlığı öğrencilere değil MEB’e aittir
Bakanlığın yayınladığı LGS raporu ise, pandeminin yarattığı olumsuz koşullara uygun hareket edilmeyerek eğitimin bu dönem boyunca fırsat eşitsizliği altında ağır aksak sürdürülmesinin olumsuz sonuçlarını ortaya koydu. Geçtiğimiz yıl sınava giren 1 milyon 472 bin 88 adaydan 181’i soruların tamamına doğru yanıt verirken, bu yıl 1 milyon 38 bin öğrencinin katıldığı sınavda, 97 öğrenci tam puan aldı. 2020-2021 eğitim öğretim yılında 8. Sınıfta eğitime devam eden öğrencilerin ancak yüzde 83,49’u merkezi sınava girdi. Sınava katılan öğrenci sayısının da bir önceki yıla göre düşüş göstermesi çocuklarımızın giderek bu sınavdan umudunu kestiğini göstermektedir. LGS rakamlarının başlıca söylediği şey, çocuklarımızın bu sınava ve adaletine güveni kalmadığıdır. Rapora göre; sözel bölümde yer alan soru sayısı 20 olan Türkçe alt testinde doğru cevap sayısı ortalaması 9,41; soru sayısı 10 olan T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük alt testinde doğru cevap sayısı ortalaması 5,23; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alt testinde 6,35 ve yabancı dil alt testinde ise 4,93 olarak gerçekleşti. Öğrenciler en düşük başarıyı 4,20 ortalamayla Matematik alt testinde gösterdi. Fen Bilimleri alt testinde doğru cevap sayısı ortalaması ise 8,04 olarak hesaplandı. 2020 merkezi sınav sonuçlarıyla kıyaslandığında, bu yıl öğrenciler daha düşük başarı göstermiştir. 2020 LGS sonuçlarına göre Türkçe alt testinde ortalama 10,00; Matematik alt testinde 4,89; Fen Bilimleri alt testinde ise 10,21 olarak gerçekleşmişti. LGS 2021’in belki tek memnun olunacak sonucu, kız çocuklarının başarıdaki yükselen ivmesi olmuştur. Merkezi Sınav Puanı ile yerleşen öğrencilerin cinsiyetlerine bakıldığında kız öğrencilerin tüm alanlarda erkeklere göre daha başarılı oldukları görülmektedir. Açıklanan bu rakamlara bakıldığında, yapılan hatalardan hiçbir zaman ders almayan, çocuklarımızın emeklerini ve hayallerini yok sayan MEB’in LGS’yi derhal kaldırması, eğitimde fırsat eşitliğini bir an önce sağlaması gerekmektedir. Eğitim-İş olarak tekrar vurguluyoruz; sınav merkezli bir eğitim sistemi, özellikle yaşları küçük çocuklarımız için doğru değildir. Sınavların, ortaokul çağındaki çocuklar için bu kadar önemli hale getirilmesi, pedagojik olarak yanlıştır. Üstelik o yaştaki çocukların başarılarını ölçme ve değerlendirmeye dair sınav yapmaktan başka metotlar da vardır. LGS’yi getirirken de iki yıldır Covid-19 tehdidi altında çocuklarımızın hayatını hiçe sayarak fırsat eşitsizliğini görmezden gelerek bu sınavı yaparken de tüm itirazlara kulağını tıkayan MEB’e sesleniyoruz: Daha önce de defalarca dile getirdiğimiz gibi merkezine sınavı değil; insanı, çocukları koyan bir eğitim sistemi şarttır. Çocuklarımızın istediği okullarda, yetenek ve yönelimlerine göre, ailelerinin gelir durumuna bakılmadan, çağın gelişmeleriyle ve değerleriyle iç içe eğitim gördüğü bir Türkiye; Eğitim-İş’in verdiği laik, parasız, bilimsel ve adil eğitim mücadelesiyle yaratılabilecektir.”