HaberlerŞube Haberleri
Trend

Yurtman: Eğitim sistemi kördüğüme döndü

Eğitim İş Eskişehir Şube Başkanı Hüseyin Yurtman, 2020-2021 Eğitim öğretim yılı yarıyıl değerlendirme raporunu paylaştı. Yurtman, “Yoksul ailelerin çocukları her geçen gün Eğitim sürecinden kopmakta ve bu durum giderek okul terkiyle sonuçlanmaktadır. Pandemi başladığından bu yana Eğitimin yüz yüze mi uzaktan mı devam edeceğine bir türlü karar veremeyen MEB, Eğitim sistemin tam anlamıyla bir kördüğüme çevirmiştir” dedi.

Yurtman, “Eğitim alanında yıllardır yaşanan ve COVID-19 salgını birlikte daha da ağırlaşan sorunların damga vurduğu 2020-2021 Eğitim ve Öğretim Döneminin ilk yarıyılı sona ermiştir. Göreve başlarken “Türkye’nin Eğitim sisteminin tamamını, tüm alt sistemleriyle birlikte geleceğe hazırlayacağız” diyen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bu sözler hala hafızalardayken, Eğitim geleceğe taşımak bir yana dursun, yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur” dedi. “Pandemi sürecinde Eğitimdeki eşitsizlikler derinleşti” Yurtman, Eğitim öğretim yılını şu şekilde değerlendirdi, “MEB, 7 milyon 383 bin 213 öğrenci ve 1 milyon 30 bin 516 öğretmenin EBA’dan (Eğitim Bilişim Ağı) faydalandığını; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, okulların kapalı olduğu dönemde uzaktan Eğitime ulaşamayan öğrenci sayısının 1,5 milyon olduğunu açıklamasına rağmen, ülkemizde en az 4 milyon öğrenci uzaktan Eğitime ulaşamadı veya Eğitim sürecinden tamamen koptu. Yoksul ailelerin çocukları her geçen gün Eğitim sürecinden kopmakta ve bu durum giderek okul terkiyle sonuçlanmaktadır. Pandemi başladığından bu yana Eğitimin yüz yüze mi uzaktan mı devam edeceğine bir türlü karar veremeyen MEB, Eğitim sistemini tam anlamıyla bir kördüğüme çevirmiştir. Var olan eşitsizlikler uzaktan Eğitimle daha da derinleşmişken, MEB yönetmelik değişikliği ile uzaktan Eğitimde not verme uygulamasını hayata geçirmek istemektedir. Bir taraftan üzerine düşen görevden kaçarak Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik adımlar atmayan MEB, diğer taraftan öğrenciler arasında haksızlığa ve adaletsizliğe yol açacak uygulamalara imza atmakta ve hatada ısrar etmektedir. Eğitim-İş, söz konusu düzenlemenin iptali için Danıştay’da dava açmıştır. Eğitimi dinselleştirme faaliyetlerini afet/salgın demeden sürdüren, bunun için her krizi fırsata çevren AKP ve Milli Eğitim Bakanlığı, gözünü yine seçmeli derslere dikmiştir. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün, il ve ilçe milli Eğitim müdürlüklerine gönderdiği talimat ile öğrencilerin din içerikli dersler seçmeler konusunda okul müdürlerini yönlendirdiği ortaya çıkmıştır” dedi. “Eğitimin bütçesi kısıldı” Yurtman, “Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, salgın koşullarına rağmen 2021 yılı için 146 milyar 929 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bu miktar, Eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan, eksiklikleri gidermekten ve uzaktan eğitime erişimde fırsat eşitliği sağlamaktan oldukça uzaktır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden Eğitim yatırımlarına ayrılan pay % 17,18 iken, 2021 yılı itibariyle bu oran yüzde 7,69’a gerilemiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ülkede lise çağındaki gençlerin yüzde 50’ye yakınının Eğitimde yer almadığını açıkladı. 15-19 yaş grubundaki 6 milyon gencin, 1 milyon 249 bin ne Eğitimde ne istihdamda yer alıyor” dedi. “Üniversiteler daha da geri bir noktaya geldi”   Yurtman, “FETÖ ile mücadelenin dışında birçok muhalif bilim insanının görevden uzaklaştırıldığı üniversiteler, daha da geri bir noktaya geldi. Tepeden inme getirilen rektör ve dekanlar, çağdaşlığa ve laikliğe aykırı söylemleriyle sık sık gündeme otururken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Boğaziçi Üniversite’sine eski bir AKP milletvekili aday adayını 3 Ocak’ta rektör olarak atadı. Bu liyakatsiz atamanın sonucunda kampüste direniş başlarken, öğrenciler polis şiddetine maruz kaldı, onlarca öğrenci ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Tepeden inme getirilen üniversite rektörlerinin akademik durumunu ise Üniversite Araştırma Laboratuvarı’nın raporu ile ortaya çıktı. Tüm fakülte türlerinde okuyan 39 bin 386 öğrenci ile görüşülerek hazırlanan raporda, hem araştırma hem de öğretim kalitesi açısından Türk Yükseköğretim Sisteminin can çekiştiği, üniversite yönetimlerinin öğrenci beklenti ve taleplerini karşılayamadığı vurgulandı. Eğitim-İş olarak MEB’e çağrımızdır: Eğitimin paydaşlarından göstermelik olarak görüş almak yerine, fikirlerimize ve önerilerimize gerçek anlamda kulak vermelisiniz. Durum ağırlaşmakta, enkaz toparlanamaz hale gelmektedir. Ancak tüm bu karanlık tabloya rağmen, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün Eğitim neferler, O’nun gelecek nesiller emanet etmeye layık bulduğu öğretmenler olarak parasız, bilimsel, laik, çağdaş bir Eğitim sistemi için işimiz, ekmeğimiz ve çocuklarımızın geleceği için mücadele etmekten onur duyuyoruz” dedi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu